TBMM eski Başkanı Bülent Arınç'ın, son «TSK seferi» malum.
Ergenekon iddiaları üzerinden,
«Allah'a çok şükür ki Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Yoksa bunların savaşacak hali yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar»
Buyurdu.
Genelkurmay Başkanlığı da, kendilerine cevap verirken, «Bu tip kişilerin görüşlerinin malum olduğunu» hatırlatıp, Arınç'ın «hukukçuluğuna» vurgu yaptı.
Ama nedense kimse Arınç'ın aynı zamanda Tayyip Erdoğan'ın partideki «başdanışmanı» olduğunu hatırlamadı. O sözler, Erdoğan adına söylenmiş olamaz mı? İkincisi, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de Arınç, «Müslüman bir Cumhurbaşkanı seçmemizi engellemek istiyorlar» demişti.
Acaba 29 Mart öncesi de yine özel bir misyon mu üstlendi?..
Hele Genelkurmay'a anında verdiği cevap, tam bir ringe davet çağrısı değil mi?..
Arınç, hakikaten ilginç ve özel biri.
Genelkurmay'ın kendisine nasıl cevap vermesi gerektiğini de cümle cümle söylüyor. Sözcülüğe mi talip ne?
Bir de, «Siyaset yapacaksanız, üniformaları çıkarın» demiyor mu;
Hurşit Tolon, Şener Eruygur üniformaları çıkardı, konuştu, eylem yaptı. Şimdi Ergenekon'dan içerdeler…
Üniformalı suç, üniformasız suç… O zaman geriye bir tek «gidip balık tutmaları» kalıyor. Bir de şunu çok merak ediyorum; «Artık Silahlı Kuvvetlerden bir şey beklemeyin, silahsız kuvvetler harekete geçsin» diyenler nerelerde?..
Konu madem Ergenekon'a geldi, sorularıma devam edeyim.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir hakkındaki «tutuklama kararının hukuki boyutunun tartışmalı olduğunu» söylüyor.
Acaba Ergenekon'daki tutuklama kararları için görüşleri nedir?
İşte örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan Hüseyin Gazi Oğuz, «telefonla konuştuğun Zeynep kimdir, tanıyor musun?» sorusuna, «Zeynep isimli şahsı tanırım, eşimdir efendim. İki tane de çocuğumuz var» cevabını ancak 14 ay sonra cevap verebildi ve serbest kaldı.
Bir başka soru;
Mahkeme kararına rağmen sadece Zaman, Star, Yeni Şafak gazeteleri değil TRT de, «Ergenekon Terör Örgütü» diyor. Kimi, kime şikayet edeceğiz?..
Bildiğim kadarıyla Adil Serdar Saçan'la ilgili iddianame daha yazılmadı. Evinde ele geçen belgelerin de Adli emanette olması lazım.
Hal böyleyken, haftada bir Zaman Gazetesi, «Saçan'ın çuvallarındakileri» yazıyor.
Nasıl? Yoksa iş yükleri yeterince ağır olan savcılara yardım için, Saçan evraklarının tasnifi ve değerlendirilmesi işini Zaman mı üstlendi?..
Mustafa Balbay'ın, birtakım evraklar ve görüştüğü kişiler yüzünden tutuklandığı söyleniyor. Hatırladığım kadarıyla ABD eski Büyükelçisi Ross Wilson'la da görüşmüştü. Acaba onu da ifadeye çağıracaklar mı?..
Gazeteciler toplanıp, kitaplarını imzalayarak, Balbay'ın serbest bırakılmasını istiyorlar. Onun yerine kalemlerini alıp, Başbakanlığa gitseler ya, daha iyi olmaz mı?..
Bir de Tuncay Güney'in evrakları «delil» , Balbay'ınkiler «suç» sayılıyor.
Bunda bir tuhaflık yok mu?..
Afganistan'da 23 yaşındaki bir kız, internetten indirdiği kadın hakları ile ilgili bir yazıyı, çoğaltıp, dağıttığı için 18 aylık tutukluluktan sonra önce idam cezasına çarptırıldı, ardından 20 yıl hapis cezası verildi.
Ergenekon sanık ve şüphelilerinin çoğu da, internetten indirdikleri belgelerden suçlanmıyor mu?
Bizde idam cezası olmadığına göre, acaba terörist başı gibi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mı çarptırılırlar?..
Malum medya, ne kadar dava varsa, Ergenekon'a malediyor.
Neredeyse PKK diye bir terör örgütü olmadığını, 30 yıldır halüsinasyon gördüğümüzü düşüneceğiz.
Bir Ergenekon'a maledilen olaylara, bir sanıkların bazılarının yaşına bakıyorsunuz, ya kısa donla geziyor, ya da lisede falan okuyor olmaları lazım… Anlayamadım vesselam…
Son iddia, Malatya'daki misyoner cinayetini Ergenekon'un yaptığı.
O tarihlerde Eruygur ve Tolon'un Malatya'ya gidip, gitmediği araştırılıyormuş.
Tamam, her şey araştırılsın, ama o sıralarda hangi yabancı misyon şefleri oralardaydı, hatta cinayetin işlendiği apartmandaydı, ona da bir bakılsa iyi olmaz mı?..
Ergenekon'la ilgili son bir not;
Hani şu Etiler'de kafası, gövdesi doğranan kızcağız, Münevver var ya, katili hala yakalanamadı. Sakın bu işi de Ergenekon yapmış olmasın, bence araştırmaya değer!..
Obama Şans Programına Katılsa
TBMM Başkanı Toptan, ABD Başkanı Obama'nın konuşma yapabilmesi için TBMM'nin olağanüstü toplanacağını açıkladı. Bir de,
«Bu ziyaret, Türkiye'nin bölgedeki ve dünyadaki önder gücünü ifade etmesi bakımından bize gurur verecektir»
Dedi. Yok, ben aynı görüşte değilim ve gurur da duymuyorum Sayın Toptan… Sebeplerimi arz edeyim;
Birincisi bugüne kadar hangi Türk büyüğü ABD Temsilciler Meclisi veya Senato'sunda konuştu, konuşturuldu? Benim hatırladığım sadece Fener Rum Patriği Bartholomeos…Ama o da Kongre'de, «Yeni Roma Patriği» diye takdim edildi!..
Zaten Obama da İstanbul'da Patrikhane'yi ve Ruhban Okulu'nu ziyaret edip, «Eküm enikliği tanıma zamanı geldi, Okulu da açın» diyecekmiş. Bize de züğürt tesellisi, «laiklik» vurgusu yapacakmış. Türkiye'nin kalbinde bir din devletinin temellerini atacak, sonra «laiklik» ten bahsedecek…
Yoksa İstanbul'u Türkiye'den saymıyorlar mı?..
Daha kendisi gelmeden adamlarının «PKK'ya genel af» için nabız yoklaması, Ermenilerle İsviçre'nin Bern kentinde yapılan gizli toplantılarında, Kars Anlaşmasını dahi görüşme noktasına geldiğimizin duyurulması, kendileri teşrif ettiğinde bizden daha neler neler isteyeceğini yeterince ortaya koymuyor mu ki, bu tehlikeli ziyaretten «gururlanacağım» Allah aşkına?..
Kalsın!..
Efendim Başkan Obama ve eşi için tv programı aranıyormuş…
Adamlar Türk Milleti'nin gözünü boyamak için ne de kolay bir yol buldu. Belli ki, «yönetenler tamam, bir de şu yönetilenleri kafakola alalım» diyorlar.
Haklılar da.
Baksanıza günlerdir, Dışişleri Bakanı Bayan Clinton'un resmi görüşmelerinde önümüze koydukları değil, Müjde Ara, Çiğdem Anat, Pınar Kür ve Aysun Kayacı'lı programa katılması konuşuluyor.
Ama önemli bir detay atlanıyor.
Evet Bayan Clinton, sözüm ona bu programa katılıp, «laiklerin» gönlünü fethetti ancak aynı gün Dünya Kadınlar Günü için nereye yazı yazdı biliyor musunuz;
Zaman Gazetesi'ne…
Ne denge bee..
Neyse biz Obama'nın bizden isteyeceklerini değil, hangi tv programına katılacaklarını konuşmaya devam edelim.
Hatta bahse girelim, eğlenelim, tadını çıkaralım!...
ABD tarafı, NTV'de Can Dündar'ın programını düşünüyormuş. Keşke şans yarışmalarından birisine de baksalar. Belki şansımız yaver gider de, ülkemizi bölmekten vazgeçerler!..
Nasıl olsa işimiz şansa kaldı!..