28 Temmuz 2010 Çarşamba

ZOR “ TEMİZLERSİN” BAKAN BEY… / Ali İhsan GÜRCİHAN

Ulu bir ağacın çiçek açmış dallarını kırarcasına,İnsan düşmanı birileri, Kırıyor,vuruyor ve yakıyor gencecik canları.

Bir yanda terör eylemleri tırmanarak can almaya devam ediyor.
Öte yanda kitlesel şiddet olayları yurdumuzun dört bir yanına yayılarak tüm değerlerimizi yakıp yıkıyor.

Ve geldiğimiz bu noktada,İçişleri Bakanı son dört yıldır bu Ülke’de ne yaptıklarını unutarak,Hatay’da Şehit düşen polislerimizin cenaze töreninde bakın ne diyor ;
”Valiler burada,Bölge Komutanları burada,Emniyet burada,sesleniyorum Amanos’ları temizleyin,nasıl yaparsanız yapın temizleyin.”

Bakan bugüne kadar ne yaptıklarının ve şimdi ise ne dediğinin farkında mı acaba ? Yıllarca süren terörle mücadeleyi,terörist ifadelerini esas alarak, sorgulayan,birçok yetkiliyi haklı haksız suçlayan ve yargısız infazlarla senelerdir mağdur eden sizler değil misiniz Bakan Bey ?

Amacı ve ne olduğu belirsiz açılım denen ve bu Ülkeye çok pahalıya mal olacak bir süreçle terör örgütüne kendini toparlama ve özellikle moral kazanma fırsatı sağlayanlar kim acaba ?

Ulusalcı ve Milliyetçi duruşun üzerini çizerek ,Silahlı Kuvvetleri de bu üzücü duruma getirerek,terör örgütüne ve destekçilerinin azıtmasına fırsat verenler siz değil misiniz ?

Şimdi çıkmışsın “ Temizleyin diyorsun,hem de nasıl olursa olsun temizleyin.”

Bunca yaptıklarınızdan sonra o iş artık çok zor Bakan Bey..
Geçmişte terörle mücadele edenlere karşı sözüm ona bazı siyasetçi,aydın,gazeteci,polis ve hukukçunun bilgisiz,tecrübesiz,acımasız ve hoyratça saldırılarından sonra öyle üstü kapalı bir şekilde talimat vermekle terörü bitirmek çok zor Bakan Bey.

“Nasıl olursa olsun temizleyin” demekle ne kastediyorsunuz?
Kim temizleyecek ?
Nasıl temizleyecek ?
Kime güvenip temizleyecek ?
Bunları da açıkça söyler misiniz .
İş bitip zaman geçince terörist yalanları ile senaryolar yazılıp,terörle mücadele edenleri suçlamayacağınıza,etnik istismar ile oy peşinde koşmayacağınıza yazılı senet verir misiniz.

Sizler gibi sorumsuz kürsü kahramanlarını çok gördük.
Geçmişte de bu Ülke’nin yetkilileri,aydınları kürsülerden,
televizyonlardan haykırıyordu….
” Temizleyin bunları.Teröristle mücadele ancak aynı yöntemleri
kullanarak mümkündür.”

Şimdi ne oldu,nerede onlar ?

Nerede siyasi liderler ?
Nerede sivil-asker yetkililer ?
Nerede akıl veren o aydınlar ?

Peki,şu anki bazı yetkililer ve aydın geçinenler ne yapıyor ?
Ergenekon ve benzeri senaryolar ile açılımlar üzerinden bir dönemle hesaplaşarak siyaset yapıyorlar.
Gece gündüz televizyonlarda,gazetelerde yargısız infaz yapıp başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere Devlet’e saldırıyorlar.
Bazıları ,çıkarları uğruna tüm değerleri bir kenara atıp siyasetle işbirliği içerisinde cebini doldurmaya çalışıyorlar.
Sivil-asker bazı yetkililer ise,makam,mevki uğruna artık,Ulusal ve Milli değerlerimiz konusunda duyarsız kalmayı tercih ediyorlar.

Bakan Bey kısacası;
Sizlerin söylem ve yöntemleri sayesinde yarattığınız böyle ayrıştırıcı bir ortamda artık inanan,güvenen,mücadele ruhuna sahip güçlü iradeler yaratmak çok zor hale gelmiştir.
Türk Milleti’nin esas sorunu işte bu ortamdan kurtulup,yeniden herkesi kucaklayan MİLLİ İRADE’yi yaratmaktır.

28 Temmuz 2010

22 Temmuz 2010 Perşembe

KAMPANYA GÖZYAŞLARI …./ Ali İhsan GÜRCİHAN

12 Eylül’ün yanlışlarını tasvip etmek mümkün mü ?

Hele,30 yıl sonra bugün….

Sanırım tasvip eden kimseyi bulamazsınız.

Eğer gerçekten varsa,insani duygulardan yoksun,çağdışı zavallı bir insan demektir.

Kimsenin böyle bir geçmişi tasvip etmediği bilindiği halde,12 Eylül’den sözde hesap soracağım diye atıp tutan Başbakan,gerçekten hesaplaşmak yerine sadece duygu istismarı ile işi saptırarak her zaman olduğu gibi kolay yoldan insanların zihnini bulandırıyor. Kanımca,30 yıl öncenin hataları üzerinden kin üreterek kendine taraftar toplamaya, duygu istismarı ile EVET oyunu arttırmaya gayret ediyor.Her zaman olduğu gibi bir kesimi düşman ilan edip kutuplaştırarak,ayrıştırarak kendi tarafını güçlendirmeye çalışıyor.Kısacası aynen TARAF GAZETESİ’nin yaptığını yapıyor.

Peki,gözyaşlarının samimiyetine inanmak mümkün mü ? Kanımca, referandumla ilgili planlı ve etkili propaganda tekniğinden başka hiçbir şey değil.

Bir yandan demokrasinin askıya alındığı 30 yıl önceki Askeri idare döneminde gerçekleşen haksız ölümlere göz yaşı dökeceksiniz,öte yanda daha dün 2008 yılında Silivri Cezaevinde Kuddusi OKKIR adlı vatandaşımızın göz göre göre ölümüne sessiz kalacaksınız.Hem de ne olduğu bir türlü ortaya konamayan sözde bir örgütün kasası diye tutuklanıp,tüm çabalara rağmen gerekli tedaviyi göremeden ve de savunmasını bile yapamadan ölüme gönderilen sıradan varlıksız bir vatandaşımız KuddusiOKKIR.

Bir yanda babasının cenazesine katılması için izin verilmedi diye Ertuğrul Günay üzerinden 30 yıl öncesi askeri bir rejimi suçlayacaksınız,öte yanda 2010 yılında sözüm ona demokratik bir ortamda Prof.Haberal’ın babası ölünce yapılan aynı muameleyi görmeyeceksiniz.

Ondan sonra da,göz yaşları dökerek işin samimiyetine inanmamızı bekleyeceksiniz. Ölüme ve haksızlığa gerçekten üzülsek de,ağlasak da,çok açık ortadadır ki,yapılan bu konuşma ve duygusal istismar sahnesi referandum propagandasını daha etkin hale getirmek için düşünülmüş ve hazırlanmıştır.

Evet Başbakan ; Her insan gibi yaşanan hissi durum o an için doğal bile olsa, Vatandaşların duygularını istismar için maksatlı olarak yaratılan bu sahneye ve dökülmesi beklenen KAMPANYA GÖZYAŞLARININ samimiyetine inanmamız mümkün değildir …
22 Temmuz 2010

5 Temmuz 2010 Pazartesi

SAVUNMA ANLAYIŞI İLE TERÖR ÇÖZÜLEMEZ … Ali İhsan GÜRCİHAN


Başbakan ,23 Haziran’da baskın olayının meydana geldiği Şemdinli’deki birliğe gitti.

Basına yansıyan görüntü nasıl dı?

Başbakan’a ve Genelkurmay Başkanı’na mevzide çömelmiş vaziyette bilgi verildiğini gösteren fotoğraflar.

Ortalık ayağa kalktı ve herkes Başbakan’ın çömelmesi üzerinden tartışmaya başladı.

Bu durumu eleştiren CHP Genel Başkanı’da 2 Temmuz’da Siirt,Pervari’de Sarıyaprak Karakoluna gitti.

Basında çıkan görüntüler nasıl dı ?

Kum torbaları ile takviye edilmiş mevziler gerisinde bilgi verilen Kılıçdaroğlu ve Genelkurmay Başkanı.

Bu sefer eleştiriler Kılıçdaroğlu’na yöneldi ve kale gibi kum torbaları diye tartışılmaya başlandı.

O tür bir ortamda bazen çömelmenin bazen de kum torbası gerisinde durmanın çok doğal bir tavır olduğunu elbette herkes anlar ve tahmin eder.Ancak garip olan bu ve bezeri birçok fotoğrafla sanki oralarda her an saldırıya uğranacak veya her an çatışma olacakmış gibi abartılı ve endişe veren bir izlenim yaratılmasıdır.Kamuoyuna böyle bir mesaj vermek elbette yanlıştır. En azından doğru değildir.

Kanımca bu yanlış da ne Başbakan’a ne de Kılıçdaroğlu’na aittir. Hatanın sorumluluğu, onları bu şekilde yönlendirenlere aittir.

Olayın siyasi istismar tarafını bir kenara bırakacak olursak, bu ve benzeri görüntüler ve bunlara dayalı olarak bilinçsizce yapılan tartışmalar aslında Başbakan’ın çökme meselesinden çok daha vahim bazı gerçekleri ve hataları görmemizi gerektirmektedir.

Terörle mücadelede dökülen kan ve terin kutsallığına duyduğumuz saygı içerisinde eleştiri yapmanın da gerektiğine
inanıyoruz. Bahsi geçen olay ve benzeri hatalar yüzünden kamuoyunda yaratılan görüntü odur ki ;

Sanki Türk Askeri karakol ve hakim noktalarda,mevziler ve kum torbaları arkasında savunma ağırlıklı bir faaliyet içerisindedir. Gerçeği yansıtmayan moral bozucu bu yanlış görüntüler kamuoyu açısından üzücü olmanın ötesinde terör örgütünün de güçlü olduğu gibi olumsuz bir propagandaya alet olmaktadır. Mevzide kum torbaları gerisinde TERÖRİST BEKLEYEN Asker görüntüsü yerine,arazide görev yapan, TERÖRİST ARAYAN Asker görüntülerinin terörle mücadelenin amacına daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Bu konuda basını yönlendirecek ya da istenmeyen görüntü almayı kısıtlayacak yetki ve tecrübeye sahip değil miyiz? Eğer sahip isek neden bu tür yanlışlıklara meydan vererek terör örgütünün ve yandaşlarının ekmeğine yağ sürüyoruz.

Bu ve benzeri fotoğrafların, kamuoyunda en az kanlı ve kalleş eylemler kadar olumsuz bir hava yaratmakta olduğunun ve ne yazık ki terör örgütünün de propagandasını sağladığının farkında değilmiyiz?

Kısacası ; Gerçekle ilgisi olmasa,sadece görüntü de bile olsa,
SAVUNMA AĞIRLIKLI BİR YAKLAŞIM İLE TERÖRLE MÜCADELE’DE DURUM ÜSTÜNLÜĞÜNÜN SAĞLANDIĞINA HİÇBİR YERDE ve HİÇBİR ZAMAN RASTLANMAMIŞTIR.
5 Temmuz 2010
Kaynak:Ali İhsan GÜRCİHAN