12 nci dalga başlayınca,başta basınımız, aydınlarımız ve bazı yetkililerimiz olmak üzere Ergenekon soruşturması’na insan hakları açısından dikkat çekenler çoğalmaya başladı.
Bu işin artık;
Siyasi olarak kullanıldığını,
Demokrasi’ye yakışmadığını konuşanları duyar olduk.
Hatta,Ergenekon soruşturması ile ilgili bugüne kadar tutuklananlar hakkında yargısız infaz yapmaktan dahi çekinmeyen bir kısım aydının,basın mensubunun ve AKP’li yetkilinin bile,artık bazı konuların karıştırıldığını ve haksızlıklar yapıldığını ifade eden açıklamalarını hayretle izlemeye başladık.
Yanlış anlaşılmamak için,başlangıçta şunu hiç tereddütsüz ifade edeyim ki;Prof.Haberal,Saylan ve diğer kişiler benim için de saygın ve değerli insanlardır.İnsan hakları konusunda yapılan hiçbir hatayı ben de tasvip etmiyorum.Ancak,demokrasi ve hukuka olan inancım gereği bu saygınlığı,küçük ama çok önemli bir farkla ifade ediyorum:
“Kim olursa olsun suçu ispat edilene kadar herkesin masuniyet hakkına ve kimliğine en az Prof.Haberal ve Saylan kadar saygı duymak kaydı ile.”
Bugüne kadar Ergenekon soruşturması konusunda susan ve hatta koşulsuz olarak davaya destek veren kişilerin,sıra 12 nci dalgaya geldiğinde tepki göstermelerinin nedenini samimi olarak sormak istiyorum.
Size göre:11nci dalgaya kadar bu konuda yapılan suçlamalar,konuşulanlar ve yöntemler doğru idi de,şimdi mi yanlış yapılmaya başlandı ?
Bu konuda hangi ölçü ve değerleri esas alıyorsunuz ?
Haberal’a,Saylan’a yapılanlar için,bu soruşturma kapsamına nasıl alınırlar, onlar saygın kişiler diyorsunuz.Onların insan hakkı,demokrasi ve hukuk çiğneniyor diye benim de haklı bulduğum bir tepkiyi gösteriyorsunuz.
Ancak,söz konusu Kuddusi,Ali,Mehmet gibi sıradan vatandaşlar olunca,davanın hukuki boyutuna bile saygı duymaksızın,ağzınıza ne gelirse rahatlıkla sövüp sayarak haklarında yargısız infaz yapıyor ya da bu yargısız infaza sessiz kalıyorsunuz.Demek ki, sizin gözünüzde onlar saygın değil.
Böyle ikilemci bir yaklaşımı ,demokrasi ve insan hakları açısından izah edebilmek mümkün mü acaba ?
Ergenekon konusunda kendini otorite görerek,her gece bir televizyonda durmaksızın fikir beyan eden aydınlara da hatırlatmak istiyorum:
Cumhuriyet karşıtı basının, propaganda maksatlı yayınladığı yanlış bilgiler üzerinden değerlendirme ve yargısız infaz yapan siz aydınların arasından duruşmaya gidip,tutukluların savunmasını ciddi olarak takip eden ve gerçekleri anlamaya çalışan tek bir kişi dahi var mı acaba ?
Sesini duyurma fırsatı olmayan,hatta bir avukat tutma imkanı bile kalmayan suskun kişiler hakkında,onların ne dediğini dikkate almaksızın aylardır gece gündüz ahkam keserek yaptığınız yargısız infazı ,demokrasi değerlerine ve insan haklarına göre nasıl izah edebilirsiniz ?
Peki size göre şimdi ne değişti de,12 nci dalga ile birlikte insani değerleri esas alan,haklı bir tepki göstermeye başladınız?
Sanırım,sorunun kendisi de, çözümü de işte bu noktada…
Sıradan bir vatandaşının insan hakkı ve özgürlüğü konusunda duyarlılık göstermeyenlerin,sıra kendilerine ya da saygın dedikleri kişilere geldiğinde tepki göstermesini,ne yazık ki samimi ve demokratik bir davranış olarak kabul etmek ve de dikkate almak mümkün değildir.
Ve daha da önemlisi,sözde aydınların bu ikilemli yaklaşım tarzı, o ülkede demokrasinin artık faziletini yitirdiğinin de en önemli işaretidir.
Unutmayın ki ;
Ülkede,Demokrasi’yi hakim kılmanın ve geliştirmenin temel şartı,ortak değerler konusunda eşit ve tutarlı bir yaklaşım gösterebilmektir.
21 Nisan 2009