3 Temmuz 2011 Pazar

SİLAHLI KUVVETLERDE İDEOLOJİDEN SİYASETE../ Ali İhsan GÜRCİHAN

Peşinen belirteyim ki bu yazı ;
Taraf denen gazetenin “Şüpheli Paşa Orduda Kalmasın” manşeti ve aynı gazetenin iddiasına göre bu manşete kaynak teşkil eden Başbakan’ın zanlı paşaların orduda kalmaması görüşleri üzerine yazılmıştır.

Bu Ülke’de yaşayan herkes biliyordu ki,Türk Ordusu’nun hiçbir zaman değişmeyen ve temelde değişmesi de mümkün olmadığına inanılan bir ideolojisi vardı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini esas alan ve ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ ile ifade edilen bu ideoloji Türk Silahlı Kuvvetleri’nin fikri yapısı,eğitimi,icraatı ve askerce duruşu ile adeta özdeşleşmişti.

Özellikle son yıllarda demokrasi söylemleri arkasına sığınarak,ASKER VESAYETİ diye şikayetçi olunan ve fırtınalar koparılan mesele ,siyasi olmaktan öte esas olarak askerin sahiplendiği işte bu ideoloji idi.
Tekrar ediyorum,kim ne derse desin sahte demokrasi şövalyelerinin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden asıl rahatsızlığı işte tam bu noktada idi ve saldırı için halkı ikna eden uygun bir yöntem bulunması gerekiyordu.

Aslında geçmişte “Cumhuriyetle hesaplaşma” gibi bazı açık söylemlerle gerçek niyetler ortaya konulmakla birlikte,şu an resmiyette bu ideolojiye doğrudan saldırmak tepki çekebileceği için dolaylı yaklaşım ve yöntemleri kullanmak tercih edilmektedir.
İşte bu nedenle hesaplaşma faaliyeti,YIPRATMA ve DEĞERSİZLEŞTİRME yöntemi ile, bir çoğu yakıştırma ve zorlama siyasi ve adi suçlamalar üzerinden yürütülmektedir.
Atatürk’e kadar uzanan açık saldırılar ise,bu politikanın bir parçası olarak Cumhuriyetle hesaplaşmak üzere görevlendirilmiş sözüm ona bazı yazar ve bilim adamları tarafından devam ettirilmektedir.

Ne yazık ki;
Oturduğu makamın hakkını veremeyen bazı askerlerin basiretsiz ve tutarsız söylem ve davranışları da saldırı açısından uygun ve de haklı gözüken bir ortam yaratmış,önyargılı ve maksatlı basın,fikir adamı ve siyasilerin işini oldukça kolaylaştırmıştır.

Psikolojik Savaş yöntemleri ile yapılan bu saldırılarla öncelik sırasına göre Silahlı Kuvvetlerin;
Özgüven duygusunu azaltma,
Duruşunu bozma ve ideolojisi ile bağlarını zayıflatma,
Kurumsal iç güveni sarsma,
Daha sonra susturma ve hizaya çekme,
Son hamlede ise kendi duruşunu kabul ettirerek istediği manevra alanını elde etme hedeflenmiştir.

Üzücüdür ki ;
Asker Vesayetini ve müdahalesini kaldırıyoruz görüntüsü altında yapılan bu YIPRATMA ve DEĞERSİZLEŞTİRME operasyonu,kanımca bizzat bunu uygulayan ve uygulatanların istediğinden fazlasını verecek şekilde de amacına ulaşmıştır.


İşte bu uygulama sonucu geldiğimiz noktada artık ;
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine ait ideolojinin sözde bırakılması bir yana,Türk Ordusu’nda rütbe ve makam dahil her konuda bütün beklentilerin ancak ve ancak siyasi otorite üzerinden gerçekleşebileceği anlayışı dayatılmış ve benimsetilmiştir.

Kısacası ve açıkçası ;
Türk Ordusuna siyaset esas şimdi sokulmuştur.
Ne de olsa ileri demokrasi.
Ulusalcılığın artık suç sayıldığı,ileri demokrasi uygulamasına geçilen Bu Ülkede bölücülerin ve okyanus ötesi işbirlikçi,cemaatçi güç odaklarının hedeflerine ulaşması için ideolojisi olan zanlı paşalar yerine bundan böyle ikbal için siyasete biat edenlerin tercih edileceği ortadadır.

Ülkeye ve Millete hayırlı olması temennisi ile….

30 Haziran 2011